İşçi sınıfının kurtuluş teorisi ve ideolojisi, bir başka ifadeyle bilimsel sosyalizm teorisi, kapitalist toplumun bütün çelişki ve çıkmazlarını, emek sömürüsünü, yabancılaşma ve sömürgeciliğini sergileyen ve aşan bir teoridir. Gerçeğe çok dokunan edebiyata ve sinemacıların gerçek niyeti ne olursa olsun kapitalizmin ve onun politik biçimlerinin teşhirini az veya çok içinde barındırırlar. Kapitalist toplumun temel çelişkilerine ayna tutan işçi sınıfı burjuvazinin karşı karşıya geldiği eserler için bu durum daha fazla geçerlidir. Hatta diyebiliriz ki eserin yaratıcılarının ideolojik duruş, istek ve niyetlerinden bağımsız olarak işçi sınıfı ideolojisine ait bazı perspektifler bulmak da mümkündür. Bu durum “iki Şafak Arasında” filmi için de geçerlidir.
“Gerçekler Devrimcidir”
Film tekstil patronu aileden bir kişiye odaklanmakla birlikte, işçilerle patronlar arasındaki çelişkiyi ve sınıfsal farkın karakteristik özelliklerinin bazılarını çarpıcı biçimde resmeder.
Film başlangıçta her şeyin nizami yasalara uygun olduğu bir fabrika tablosu çizer. Bu görünümün ardında yatan gerçekleri bir iş kazası sonrası yaşananlarla parça parça öğreniriz. Aslında seyirci olup biteni gene patronun gözüyle görmektedir. O sorgulayıp gerçeğe yaklaştıkça seyirci de görüntünün ardındaki gerçeğe daha fazla yaklaşıyor, burjuva yalanların ve çarpıtmaların farkına varıyor.
Fabrikada bir baba iki oğlundan oluşan üç patron vardır. Baba ve büyük oğlu tipik patron ve burjuvalardır. Daha fazla kar için yapamayacakları, göze alamayacakları sahtekarlık yoktur. Küçük kardeş ise işe yeni el atmakta, henüz sınıf bilinçli bir burjuva olamamıştır. Esas olarak babasına ve abisine yardım ederek patronluğu öğrenmeye çalışmaktadır. Henüz patronluğun ne demek olduğunu bilmemektedir. Babası ve abisi “vicdanen” hazır olmadığını düşünerek gerçekleri saklamışlardır ondan. Gerçekleri öğrendikten sonra babasıyla yürüttüğü tartışmada, baba kendisine ‘vicdan’ını korumak için gerçekleri kendinden saklandığını söyler.
Yalan Perdesini Yırtan İş Kazası
Yan öyküleri dışta tutarsak, ana öykü şöyle gelişir:
Bir işçi, iş kazası geçirir. Hızla hastaneye götürülür Film kazanın olduğu şafak ile diğer günün şafağı arasında yaşananları anlatır. Filmin ismi oradan esinlenmiştir. “Şafak” aynı zamanda metafordur. Yalanın hakimiyetindeki şafakla gün başlar, bütün gerçeklerin açığa çıktığı, gene patronun her şeyi öğrendiği, kendi sınıfıyla soyut vicdanı arasındaki hesaplaşmayı tamamladığı ve sınıfından yana saf tutmasıyla yeni güne/şafağa başlamasıyla biter.
Genç patrona abisi, babası ve şirketin avukatı iş kazasıyla ilgili yalan söylerler. “Makina sağlamdı”, “işçi içkili olduğu için kazaya sebep oldu” derler. Genç patronun gerçekleri öğrenmesiyle seyirci öğrenir ki, aslında makina arızalı olmasına rağmen maliyetli olduğu için tamir yapmayıp çalıştırmaya devam eden baba ve abi patronlardır. İşçinin geçmişte içki bağımlılığı varmış ama bırakmıştır. Patronlar işçinin bu geçmişinden yararlanarak sorumluluğu üzerlerinden atmayı istemektedirler. Böylece cezai sorumluluktan kaçmayı ummaktalar.
Kaza geçiren işçi hastaneye götürüldükten bir buçuk saatten daha kısa sürede ölmüş olmasına rağmen hastaneye rüşvet vererek bu gerçeğin iki gün saklanması istenmiştir. “İyiliksever” patronlar işçinin ailesine gidip önemsiz bir kaza olduğunu söyleyip hastaneye getirirler. Akşama kadar hastanede oyalarlar. Baba-abi patronlar ve şirket avukatının yer aldığı birçok sahne ikiyüzlülüğün simgesi gibidir. Profesyonel tiyatroculara taş çıkartacak düzeyde rol yapıyorlar.
İşçi Ailesini Satın Alma Girişimi
Bu arada patronlar, işçinin ailesine kazada patronları aklayan bir ifade tutanağı imzalatmaya çalışırlar. Bunun karşılığında bir miktar para vermek isterler. İşçinin eşi ise “bu kadar önemsiz bir kazada” kendisine yüklü bir miktarda para verilmek istenmesini anlamakta zorlanır, kabul etmez. Bu tavırda ikili bir yan vardır. Bir yandan hak etmediğini düşündüğü parayı almayarak emekçi tok gözlülüğü sergilenir.
Diğer yandan kadın olmanın ve eşinden habersiz böyle bir inisiyatif kullanmaktan imtina etme çekingenliği vardır.
Şirketin avukatı stratejilerini çok özlü biçimde özetler: işçinin eşi kendi ağzından yazılmış ifadeyi imzalarsa şirket yasal sorumluluktan kurtulur. Eğer imzalamazsa ama parayı alırsa da iyi bir sonuç olduğunu söyler. Avukat deneyimlere dayanarak parayı alan genellikle ahlaki nedenlerden dolayı daha sonra şirket aleyhine ifade vermeyi doğru bulmayacağı öngörüsünde bulunur. Dolayısıyla iş kazasında ölümün iki gün saklanması olayın ört bas edilmesi için gereklidir.
İşçinin eşinin dilekçeyi imzalamayacağı kesinleşince B planı devreye sokulur. Fabrikanın iş güvenliğinden sorumlu görünen genç patronun hapse girmekten kurtulması için yurt dışına çıkarılması gerekmektedir.
Soyuttan Somuta Burjuva Ahlak ve Vicdan
Genç patron gerçekleri öğrendikçe ailesinin yaptıklarını ahlaki ve vicdani açıdan sorgular, abisi ve babasıyla tartışır.
Diğer yandan yurt dışına çıkmakla cezaevine gitmek arasında tercih yapmak zorundadır. Burjuva ailesi tarafından böyle planlanmıştır. Bir terslik çıkarsa ailenin başında bulunması gereken baba ve fabrikanın işlerini çekip çeviren abi değil kendisi, kurban seçilmiştir. Hem de kendi bilgisi ve rızası olmadan.
Sevdiğini ve evlilik planlarını geride bırakmak, gelecek planlarını askıya almak zorundadır. Polise gidip bildiklerini açıklamaya niyetlenir, buna cesaret edemez. Son umut, kazada ölen işçinin evine gider. Şafağın ilk dakikalarıdır. İyi bir patron ve vicdanlı bir insan imajı çizerek gerçek niyet ve amacını gizler. Artık o da babası ve abisi gibi İkiyüzlülük yapar, imza istemeksizin parayı vermek ister, kadın kabul etmez. Genç patron umutsuz biçimde fabrikaya gider film orada biter.
Genç patronun kararı açık değildir. Bundan sonra ne yapacağı seyirciye bırakılmış gibidir. Ama daha titiz bir incelemeyle pekala farklı bir sonuç da çıkarılabilir.
Sabah işçi ailesine gittiğindeki sahnenin duygusal ağırlığı altında yatan gerçeği ortak gibidir. O sahnenin duygusallığının etkisinden kurtulup serinkanlı düşünüldüğünde imza almaksızın parayı vermenin hiç de masum bir yanının olmadığını, aslında şirket avukatının B planı olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Polis karakolunun önüne kadar gidip geri dönmesi de kararının ne yönde olduğunun ipuçlarını taşır.
Dönüşümün Mantığı
Aslında tekil birer örnekte işçi sınıfıyla burjuvazi, işci sınıfının değer yargılarıyla burjuvazinin değer yargılar karşı karşıya gelmiştir. İşçinin tarafında haklılık, dürüstlük, tamahkarlık, emekçilik vardır. Burjuvazinin heybesinde yalan dolan, sahtekarlık, ikiyüzlülük, işçileri ve sevdiklerini daha fazla kar için kurban vermek vardır.
Diğer taraftan ” iki şafak arasında” burjuva sınıf bilincine yeterince sahip olmayan soyut ahlaki ve vicdani değerlerle meseleye yaklaşan genç patron, kısa sürede karşı karşıya kaldığı burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki çelişkilerin basıncı altında burjuva sınıf güdüleri güçlenmiş, bir günde sınıf bilinçli burjuvaya dönüşmüştür. Başlangıçta soyut olan ahlaki ve vicdani yaklaşım, kendi sınıfsal gerçeğiyle yüzleşerek somutluk kazanır. Bireyciliğin, bencilliğin ve kârın şekillendirdiği ahlak ve vicdana kavuşur. Henüz sindirmekte zorlansa da artık pratiğine yön veren babasının ve abisinin burjuva vicdan ve ahlakıdır!